28-11-2024Saat:15:49
(Son Düzenleme: 28-11-2024Saat:15:51, Düzenleyen: KarFırtınası.)
"Kime desem derdimi ben, bulutlar?
Bizi dost bildiklerimiz vurdular
Bir de gurbet yarası var, hepsinden derin..."
Son bölümde de aynı 8. bölümdeki Barış Manço şarkısı eşliğinde olduğu gibi Gurbet şarkısı eşliğinde bir gösterim izledik, yani senaryoda montaj sekansı dediğimiz şey. Ben bunları çok seviyorum. Deha da bunları yapmaya devam eder umarım, çünkü seçilen şarkılar ve ortaya konulan görsel malzemeler öyle güzel bütünleşiyor ki seyir zevkini artırıyor...
Daha yazının başında söylemem gerekirse (teşbihte hata olmaz) Deha'yı sevabıyla günahıyla seviyorum. Neden böyle dedim? Çünkü potansiyeli bizim şu an izlediğimiz 10 bölümden çok çok fazla. Bu zaten herkesin görebileceği bir şey... Ben içinde olumlu bir sürü şey yakaladım ki bu sevap kısmı oluyor, günah kısmı için de başta "Deha" isminin hakkını daha çok verilmesi gerektiği ile genelleyebilirim ama tek bununla kalmayacağım tabii, yazının içinde yeri geldikçe bahsederim... Hikayenin nereye gideceğinden, kaç sezon süreceğinden bağımsız dediğim gibi seviyorum diziyi ve izliyorum. Hadi başlayalım...
"Adalet dediğin eski bir masal, çok eski."
Dedim ya içinde bir sürü şey yakaladım diye, bunları önerme adı altında toplayabiliriz. Çünkü "Senaryo neden yazılır, neden yazarız?" sorusunu sorduğumuzda cevabına da önerme anlatmak, tür anlatmak ve alt metin anlatmak diyebiliriz. Bu 3 ana unsur senaryonun temelini oluşturuyor...
En başa dönelim. Bir fikir vardır, fikirden fikrin cümlesi, yani logline oluşur, sonra da hikayemiz etlenir, karakterlerimiz yaratılır ve bir dramatik yapı içinde sunulur...
Deha'da ilk andan beri en beğendiğim taraf önermelerinin, dertlerinin çok önemli olması.
Bunu Gülce'nin İskender'in onu bırakması, kendinde eksiklik araması, bunalıma düşmesi gibi konuları çevresindekilere paylaştığında, bir tık isyanını dışarıya vurduğunda görebiliyoruz...
Veya her yazımda değindim Esme'nin bir temsiliyeti olma durumu. Detaylarına tekrar girmeyeceğim, bu yazıma buradan ulaşabilirsiniz...
Başka örnek vermek gerekirse Timur Soykan gibi dürüst, işini hakkıyla yapan bir gazetecinin senaryo ekibinde olması.
Çünkü temelde bir adalet arayışı var, haram para kavramı var. Türlü türlü suçlar üzerinden bir anlatım var.
Bu hikayenin kahramanı Devran'a sorduğu soru "Sen hangi tarafta olacaksın"dı ve bunun cevabını da 8. bölümün sonundan "Eğri olacak ama sonunda doğru yola ulaşacağım" diyerek verdi. Zaten esas hikayemiz aile ve baba-oğul çatışması ve de bunun uzantısı olan suç dünyası...
İlk baştan itibaren kara para aklama, Havala sistemi, mücevher kaçakçılığı, uyuşturucu gibi konuları anlattılar. Yani dizinin temelinde bir intikam hikayesi yatıyorken, aile içi önermeler varken, aynı bağlamda suç dünyasını da olumlu gözümüze sokarak dert anlatıyorlar.
Örneğin İskender'in Ferman'a eğlence masasında suçluları gösterip hepsinin krallar gibi yaşadığını anlattığı sahneye gelelim. Burada şöyle bir şey var, anlatan kişi İskender. Onun için "İskender" en iyisini yapıyor bunlara" gibi bir anlam çıkabilir ama çıkarmamak için paralelinde Devran'ın Ceylan'ı alıp bir yere götürmesi ve adalet kavramını anlatması ile bunun önüne geçiyorlar...
Ama tabii bu güzel bir şey olmasına rağmen yanında seyirci kaçırma özelliğini de getiriyor eğer doğru kurulmazsa, şu ana kadar doğru kurulmuş. Peki neden kaçar? "Ben sürekli didaktik bir şey mi izleyeceğim" vs. der seyirci.
Deha'nın bir başarısı da bunu İskender üzerinden yapması ve tarafları birbirine bağlaması. Yani Aile-Devran-Suç dünyası ve hepsinin ortak özelliği İskender...
Not: Bu arada ben kimseye iş öğretecek değilim, benim yaptığım dışarıdan yorumlamak ve bir şeyleri bulmak, bu da çünkü dışardan bakınca daha kolay oluyor... Sonra bir yanlış anlama olsun istemem.
Devran'a sorduğu bir diğer soru da "Sen babanın oğlu musun, değil misin?" Benim burada denklemim basit. Devran inatla ben annemin oğluyum, diyor ben Sofi'nin öğrettiği oğulum, diyor. Ağzı ile de gösterdikleri ile de. Zaten Sofi'yi bir mentor olarak kullanmaktan çok senaryo, Devran'ın doğru ve iyi tarafını veya hikayedeki doğru ve iyi tarafı temsil etmek için kullanıyor.
Bunu da Sofi'ye bağlı kalan güçlü bir grup üzerinden yapmışlar. Ki zaten bu konu da ayrı bir önerme konusu. Hurafe, keramet, kendini teslim eden bir inanış vb. gibi konuları anlatmak ve açıklamak üzerinden güçlü bir grubun lideri olarak kullanmışlar Sofi'yi. Ve de arka planında bol hikaye malzemesi çıkacağı aşikar.
Örnek vermek gerekirse Sofi'nin babasının çıkacak bir düşmanı ilk akla gelen. Bu düşmanı da dizideki suç dünyası ile birleştirerek senaryoda dünya küçültme kavramını kullanabilirsin.
Veya bir iktidar mücadelesi koyarsın buraya. Sofi'nin kardeşi vardır vs. Yani demem o ki hikâye bakımından burası zengin...
Bu önermeler, verilen mesajlar uzar gider. Diğerleri de başka yazının konusu olsun...
"Tüm Planı Yıkan Ters Köşe Darbe"
9. bölümü Devran'ın planına karşı önlem almış İskender ile bitirmiştik. İmre, Devran'a demişti ya "Seni en yakınların arkandan vuracak" minvalinde şeyler, işte ben de bunun üstüne şöyle düşündüm:
Devran ailesi için elinden geleni yaparken ailesinin sorunlar açması ki Devran'ın da tabii ki hataları var ama sonuçta akılları karışıyor ailesinin ve İskender'e inanıyorlar... Ben bu diziden çok ters köşeler bekliyorum, dedim Devran ya Ferman'ın sahneye çıktığı gece millete gerçekleri gösterseydi? İşte o zaman kalite artardı, hem de inanılmaz. Ama tabii ki Devran bunu yapmadı, şimdilik Karga-Hakim-Cesur-İskender-Ferman ve Devran tarafları bu inşaat işi üzerinden bir süre devam edecekler... Tabii yeni konularla birlikte.
Cesur demişken aklıma son bölümde Cesur'un diziye sonradan katılabileceği fikri geldi, çünkü pek bir şey değişmiyor olması ile. Yani demem o ki ön plana çıkması lazım. Bu görünen bir şey. Zaten gidişatın şöyle olacağını düşünüyorum: Birkaç bölüm içinde Hakim ölecek ver onun bir ortağı olduğu anlaşılacak ama bu ortak kim? Sorusu üzerinden İskender'den önce Cesur'a yoğunlaşılacak...
Bir de Hakim, Cesur'a Karga'nın adamını öldürmesini söyledi ama Cesur işi gene para ile çözmeye çalıştı. Demek Cesur katil değil, doğrudan değil. Boran olayında dolaylı olarak parmağı var. Cesur bir yol ayrımına yaklaşıyor, ne tarafı seçecek? Evet yol ayrımları bitmez ama ilk ayrım geliyor...
Tekrar Boran'ı görmek az önce bahsettiğim kalite kavramına katkı sağlıyor. Çünkü baştan sona örüşük bir hikâye içinde sunmuş oluyorsun ve o duyguyu kalıcı tutuyorsun...
İlk andan beri akıllarda kalan bir şey o da "Bu adam Deha, bu adamın Dehalığını görelim çokça" deniliyor. Böyle ağız dolu hasss... demek istiyor insan, şaşırmak istiyor. Mesela İskender'in Devran'a ders verdiği ve sonunda paraları Haliç'e döktüğü bölümde bu yapılabilirdi ama bu dersi göstere göstere yaptıkları için olmadı... Elbet göstere göstere de olur da örneğin son bölümde Devran'ın İskender'in inşaat yapacak yerini bulduğu sahne... Ama daha çok görmeliyiz hem Dehalığı hem de şaşırtacak şeyleri...
"İmre'nin İnandığı Kralın Öteki Yüzü"
Son bölümün amacı Hakim'e bir adım daha ulaşmaktı ve bunu da İmre üzerinden kuracağı plan ile yaptı Devran. Bol bol İmre izledik ki ben tüm sahneleri beğendim açıkçası. Ama şöyle bir sorun var, İmre'nin motivasyonunun tam olarak ne olduğu geçmiyordu. Son bölüm ile hem Devran'a bir şeyler hissetmesi hem inandığı kralı hakkında şüphe etmesi hem de Devran'ın onu kandırması ile motivasyon sorunu rayına daha olumlu anlamda oturdu diyebilirim.
Elbet bu dizi bir aşk dizisi değil ama içinde önemli bir yere sahip. İmre ile Devran olacaksa biz neden 10 bölüm olmuşken her geçen gün Devran ile Esme'nin sevgisini, aşkını görüyoruz. Eğer görüyorsak şu an hissettiğim bu çift çok farklı bir çift. İnşallah ilk andan itibaren proje tasarlanırken #EsDev olarak tasarlanmış ve alışılmış kalıpları yıkmak hedeflenmiştir. Tahminim de bu yönde. Eğer benim dediğim gibi değilse de nasıl bir yol izleneceğini merakla bekliyorum. Sonuçta karar da yetki de ekipte. Ben, biz, seyirciler bir şeyler izliyoruz ve fikrimizi söylüyoruz. Bir dayatma yapmaya hakkımız yok...
İmre'nin bundan sonra gideceği yol belli, büyük bir intikam alana kadar durmayacaktır ama sonrasında öğrendiği gerçekler ile bir yol ayrımına girecektir o da...
Yol Ayrımına Adım Adım
Yazının içinde karakterlere bunu vurgularken genel hikaye için de yol ayrımı görünüyor. Bilirsiniz diziler 13 bölümler şeklinde planlanır, reklam ve diğer anlaşmalar yapılır vs.
Şimdi dizinin bir diğer evreye geçmesi geldi. Tabii 13 bir kalıp, daha kısa da olabilir birkaç bölüm veya daha uzun. Ama sonucu aynı. Bu da şöyle olacak:
Boran'ın katili öğrenilecek, Devran intikamı nasıl alacağı konusunda sınanacak, bir yol ayrımına gelecek ve ilk bölümden beri sorulan soru, yani iyi-kötü sorusu sorulacak. Hangi tarafı seçeceksin?
"Senden ESİNlendim Turna Kuşu..."
Bu sahne tıpkı tüm, bakın tüm diyorum, Esme-Devran sahnelerinde olduğu gibi harika bir enerjiye, insanı mutlu eden ve aşka ve de sevgiye dair umudu ayakta tutan bir sahneydi.
Ama bunun öncesinde geçen gün telefonda değerli bir senarist ile sohbet ederken ki o da diziye hakim, izliyor. Ona şöyle bir soru sordum? EsDev'in gidişatı ne olacak, diye? O da şöyle cevap verdi, aynı şeyleri düşünüyoruz aslında:
"Esme ile Devran olacaksa çok güçlü bir hikayeye hemen girilmeli, ayrılıklar, acı çekmeler, birbirinden uzaklaşmalar ve sonunda kavuşma tabii... Bir de Esme sahaya girmeyi bekleyen oyuncu gibi, bir türlü oyuna dahil edilemiyor. Oyuna dahil edilmeli..." dedi.
Şimdi benim yorumlarım:
Evet, Esme'yi biz ilk başta Devran'a yardım etmesi, akıl vermesi, onun için evrak hazırlaması ile ön planda görmüştük, yani oyunun içinde gibiydi ama sonra sahneleri azalan, Devran'ın arada bir yanına gittiği, sevgililiklerine dair bir eylem göremediğimiz bir şeye dönüştü. Örneğin niye ilk bölümdeki elinde gül olduğu gece gittikleri yere gitmiyorlar mesela?
Neden biz onların yemek yerken, eğlenirken, hüzünlenirken doya doya göremiyoruz? Sürekli sahnelerinde dayılar arıyor, birileri geliyor? Neden bu yola başvuruldu merak ediyorum?
Senaryoda sahne sağımı diye bir şey vardır ve duyguyu tam anlamıyla vermek için bu sağım yapılmalıdır. Ama az sahnelerine rağmen bu inanılmaz bir etki koyuyorlar ortaya, o da apayrı bir konu...
İlk başta flashback ile gördüğümüz Esme ve Devran'ı neden bir daha göremedik? 20 senelik bir boşluk var arada, bunlar dolsa ve biz de bu sevginin tüm aşamalarını görsek sizce de güzel olmaz mı?
Mesela küçük bir sahne hayal edelim:
Esme okuldan çıkıyor, Devran gelmiş okulun önüne park etmiş bekliyor arabanın içinde. Bir de gül almış. Esme elinde kitaplar ile çıkıyor derken arkasından bir erkek sesleniyor, Esme durup onunla konuşmaya başlıyor. Devran "Ne oluyor lan!" havalarına giriyor hemen. Gidiyor koşarak, eğlenceli ve kıskançlık dolu diyaloglar başlıyor. Esme de Devran'ı ders vermek için işi uzatıyor ve Devran'ı tanımamazlıktan geliyor...
Ders dediğim de nasıl Devran, İmre ile muhatap oluyor sürekli, bu durum ile Esme'nin nasıl gururu inciniyor, Esme de Devran'ın biraz burnu sürtsün istiyor...
Bu basit ve küçük bir sahne, ama ne kadar güzel değil mi, hemen canlanıyor kafamızda? Böyle sahneler zaten izliyoruz. İlk başta dediğim gibi uzunca sürecek bir hikâye içine alınmalı EsDev.
Son olarak Twitter'da şöyle bir şey yazmıştım, buraya da ekleyeyim:
Farkında mısınız, EsDev'in ilk başta kemik kitlesi vardı ama günden güne çoğaldı. Bu çoğalan kişilerin hepsi sırıtıyor onları izlerken, hepsi hayal ediyor böyle bir ilişkiyi, mutlu oluyor, huzur buluyor. Kaç tane tweet gördüm bununla alakalı. Hiç beklemediğin kişiler tweet atıyor EsDev hakkında. Bu muazzam bir başarı ve bu başarı, az yazılmış olsa da güzel sahnelere ve muhteşem bir ruh üfleyen Ahsen Eroğlu ile Aras Bulut İynemli'ye yazar. Öyle keyifle oynuyorlar ki inanın seyirciye geçiyor o. Sezonun en sürpriz çifti oldu.
Başa dönelim. Oyuncu seçimlerinde Ahsen Eroğlu ile Aras Bulut İynemli dendiğinde "Olur" dedim ama bu kadar. Çünkü alışılmış bir şekilde başka biri daha olacak ve onla olunacak sandım açıkçası. Ama iş öyle değilmiş. Sonra ilk fotoğraflar geldi setten, "Hah" dedim ve "çok yakışmışlar" diye de ekledim. Ama bu kadar güzel olacaklarını tahmin etmedim, ki kimse etmemiştir. Çünkü başta da dediğim gibi yazılan sahneler çok güzel ve onlar da harika iş çıkardılar, derken bugüne kadar geldik. Ben son güne kadar bu çifti izleyeceğim.
Bir de şöyle bir şey var. Tamam Deha bir aşk hikâyesi değil ama işi o seviyeye getirdiler. Bunu böyle yapmak yerine uzun bir süre esas hikâyeyi izlemek lazımdı bence. Sonra da bu çatışma olacaktı ama biz son izlediğimiz bölümün temelinde Devran'ın İmre'ye kurduğu planı izledik. Bence çok güzeldi ama yeri ve zamanı yanlıştı. Ee sosyal medyada çift olayları olunca bir hengame de çıktığı belli, onun için işleri zor....
Hikâye genel anlamı ile bir yol ayrımına yaklaştı. Son olarak gerçekten böyle bir sevgi ve huzur gösterdiği için EsDev'e, emeği geçen herkese bin teşekkür.
Umudumuzu diri tutuyorsunuz, hayal kurduruyorsunuz böyle bir ilişki nasip olur mu, diye.
Doğrunun ve iyinin peşinde koşan herkese, hepimize böyle bir sevgi nasip etsin Allah!
Okuduğunuz için teşekkürler,
Naim.
alıntıdır.
yazan: Naim Baycan
kaynak: ranini.tv
Tuğba Yurt