11-11-2022Saat:12:53
İÇİNDE KAÇ SEN VAR.?
Sen sandığın ve kabul edemediğin..
İçinde kaç sen var.?
Seni, özünle buluşturmaktan alıkoyan..
İçinde kaç yaşanmışlık var.?
Bu gün, kendin olmana izin vermeyen..
Travmaların, acıların, annen, baban, kardeşlerin, akrabaların, elalem, atalarından akıp gelenler, eşin, dostun..
Sahi, anne karnında mı başladı hikayen yoksa, daha öncesi de var mı?
Ya sonrası..! Sana yüklenen kimlikler, yüklenen sorumluluklar, dar gelen giysiler..
Çığlık çığlığa bağıran ama sürekli bastırmaya çalıştığın duygular..
Bir düşünsene, seni sana bıraksalardı ve kendin olabilme imkanın olsaydı nasıl bir insan olurdun.?
Taşımaktan yorulduğun tüm yükleri bırakıverme ve özgürlüğün nasıl bir duygu olduğunu tatma imkânın olsaydı, nasıl bir seçim yapardın.?
Kendi varlığını doya doya yaşamak ve sonsuz özün ile buluşmak ister miydin mesela..?
Ya da, alışık olduğun acılara ve bahanelere tutunarak hayatını, kendini hep ertelemeyi mi seçerdin..?
Hayat nehrinde herkes akar, ama asıl önemli olan senin nasıl davrandığındır. Ya çırpınarak gidersin, ya da kendini akışa bırakıp ahenkle yol alırsın..
Çırpındığın yetmez mi o nehirde..?
Bak, hayat sana hediyeler sunuyor. Onu alıp kabul mü etmek istersin, yoksa acı çekmeye devam mı etmeyi seçersin..
Biliyorsun değil mi.? Başlangıçlara, nedenlere etki edemeyiz ama sonuçları değiştirmek için bize tüm imkanlar sunulur..
Şimdi tekrar ve tekrar sor kalbine. Hayatının sorumluluğunu alıp, özgür ve özgün olmak mı istersin.?
Yoksa konfor alanında kalıp, acı bedene mahkum mu olmayı seçersin.?
Kendi varlığını keşfetmek ve özünle buluşmak mı?
Başkalarının hayatını, dayatmalarını yaşamaya devam etmek mi istersin mesela..?
Şimdi tüm kalbinle ve ruhunla hissediyor musun?
Sen, kendini kendinden yeniden doğurabilme gücüne sahipsin..
Hayatını neşeyle, afiyetle, huzurla yaşamaya layıksın..
Sen, özünle sonsuz ve bütünün çok değerli bir parçasısın..
Sen, tıpkı parmak izin gibi biricik ve Rabbinin sevgiyle yarattığı bir sanat eserisin..
Ve bu hayatta en çokta, SANA SEN LÂZIMSIN...
Halime Çuhadar..
Sen sandığın ve kabul edemediğin..
İçinde kaç sen var.?
Seni, özünle buluşturmaktan alıkoyan..
İçinde kaç yaşanmışlık var.?
Bu gün, kendin olmana izin vermeyen..
Travmaların, acıların, annen, baban, kardeşlerin, akrabaların, elalem, atalarından akıp gelenler, eşin, dostun..
Sahi, anne karnında mı başladı hikayen yoksa, daha öncesi de var mı?
Ya sonrası..! Sana yüklenen kimlikler, yüklenen sorumluluklar, dar gelen giysiler..
Çığlık çığlığa bağıran ama sürekli bastırmaya çalıştığın duygular..
Bir düşünsene, seni sana bıraksalardı ve kendin olabilme imkanın olsaydı nasıl bir insan olurdun.?
Taşımaktan yorulduğun tüm yükleri bırakıverme ve özgürlüğün nasıl bir duygu olduğunu tatma imkânın olsaydı, nasıl bir seçim yapardın.?
Kendi varlığını doya doya yaşamak ve sonsuz özün ile buluşmak ister miydin mesela..?
Ya da, alışık olduğun acılara ve bahanelere tutunarak hayatını, kendini hep ertelemeyi mi seçerdin..?
Hayat nehrinde herkes akar, ama asıl önemli olan senin nasıl davrandığındır. Ya çırpınarak gidersin, ya da kendini akışa bırakıp ahenkle yol alırsın..
Çırpındığın yetmez mi o nehirde..?
Bak, hayat sana hediyeler sunuyor. Onu alıp kabul mü etmek istersin, yoksa acı çekmeye devam mı etmeyi seçersin..
Biliyorsun değil mi.? Başlangıçlara, nedenlere etki edemeyiz ama sonuçları değiştirmek için bize tüm imkanlar sunulur..
Şimdi tekrar ve tekrar sor kalbine. Hayatının sorumluluğunu alıp, özgür ve özgün olmak mı istersin.?
Yoksa konfor alanında kalıp, acı bedene mahkum mu olmayı seçersin.?
Kendi varlığını keşfetmek ve özünle buluşmak mı?
Başkalarının hayatını, dayatmalarını yaşamaya devam etmek mi istersin mesela..?
Şimdi tüm kalbinle ve ruhunla hissediyor musun?
Sen, kendini kendinden yeniden doğurabilme gücüne sahipsin..
Hayatını neşeyle, afiyetle, huzurla yaşamaya layıksın..
Sen, özünle sonsuz ve bütünün çok değerli bir parçasısın..
Sen, tıpkı parmak izin gibi biricik ve Rabbinin sevgiyle yarattığı bir sanat eserisin..
Ve bu hayatta en çokta, SANA SEN LÂZIMSIN...
Halime Çuhadar..