20-10-2022Saat:13:45
İnsanoğlu hep bir arayış içindedir. Bazen ruh eşini, bazen yol arkadaşını, bazen dert ortağını bazen de aşkını. En çok ta kendini arar insan. En çok kendini ararken yorulur. İnsan kendini kimi zaman bir başkasında bulurken kimi zaman da kalbinde bulur. Arayış bir yolculuksa eğer ne zaman biter bu yolculuk? Tünelin sonundaki ışık ne zaman görünür? Bu güzergahta hangi duraklardan geçeriz? Hep bir ışık ararız. Hep bir umut bekleriz. Gönül Dağı’nda da bu hafta bu ışığı ve güneşi sevdiğine yetiremeyen adamın hikayesini izledik. Divane kalburla güneşi sevdiğine yetirmeye çalışırken hayatta neleri ıskalamış? Hangi duraklarda durmamış? Hepsi yavaş yavaş ortaya çıkacak.
Kaya ailesinin hayatla sınavları devam ediyor. Veysel’i hapisten kurtarmaya çalışan Cemile, Ramazan, Kenan ve Taner birtakım engellerle karşılaşıyor. Apar topar yerleştikleri çiftlikten apar topar taşınmaya kalkan Zahide’yse ne Sefer’i dinliyor ne de çocukları. Öte yandan tek başına evladına bakmaya çalışan Taner oğlunun anne kokusuna hasret olduğunun farkında. Ramazan’ın evine çöreklenen asker arkadaşıysa Asuman ve Ramazan’ın sabrını zorluyor. Asuman bir zamanlar aşkla icra ettiği müziğine ve hayallerine dönmek istiyor. Elif yaşayacağı tereddütle Kenan’ı üzecek gibi duruyor. Abdullah dedenin ortalıkta görünmemesi parasını alan ama mutlu olamayan Hüseyin ile Muammer’in canını çok sıkıyor.
Rıfat ve Veysel’in olay günü sohbet etmiş olması herkesi umutlandırdı. Rıfat’ın özel durumundan kaynaklı rapordan dolayı şahitliği kabul edilmedi. Bu raporu iptal ettirmek için Rıfat’ın heyete görünmesi gerekti. Hacer annenin maaş alabilmek amacıyla aldırttığı rapor iptal ettirildi fakat Hacer anne buna başta karşı geldi. Rıfat ise üç beş kuruş para için kimseyi satmayacağını söyleyerek raporun iptalinde ısrarcı oldu. Heyetten alınan raporla tekrar savcı karşısına çıkan Zeynep ve Kenan savcıdan yine ret cevabı aldı. Olay gecesi Rıfat’ın akli dengesinin yerinde olmadığını ve yeni raporun tarihinin olay gecesinden sonra olduğunu söyleyen savcı Veysel’in çıkmasına yardımcı olmadı. Savcının bu kadar katı olması akıllarda soru işareti bıraktı.
Zeki ve ailesi Kaya ailesini rahat bırakmadı ve her yerden taciz etmeye devam etti. Ağılda yapılan makineleri dağıttılar. Cemile ve Musa dayının kaldığı evi taşladılar. Kenan’ı dövdüler. Kaya ailesine rahat vermeyeceklerini söyleyen Zeki’nin kardeşleri korkutmaya devam ediyor. Kenan’ın darp edildiği yetmezmiş gibi Cemile ve Yağmur’un da canı tehlikede.
Makineleri yetiştiremeyecek olan Taner ve Ramazan alıcılara karşı hem mahcup olacaklar hem de paralarını alamayacaklar. Veysel bu hafta Cemile ve Yağmur’u gördü. İkisinin de gözlerinden birbirlerini ne kadar özledikleri belli oluyordu. Veysel yaralı bir kuşa kafes yaptı. Güzel yürekli Veysel öfkesine yenilse de hiçbir zaman merhametinden bir şey kaybetmiyor. Aynı Cemile gibi. Cemile’nin artık ağlamaktan çok plan yapması ve dik durması lazım. İzleyici Cemile’yi daha dik ve daha aklı selim görmek istiyor.
Çiftliğine yerleştikleri adamın Zahide’nin eski kocasının babası olduğu ortaya çıkınca Sefer ne kadar Zahide’yi sakinleştirmeye çalışsa da Zahide çok fazla öfkelendi. Aniden Gedelli’ye dönen Arslan ailesi çocukları da şaşırttı. Çocuklar ısrarla neden çiftlikten ayrıldıklarını sorgulamaya başladılar. Ölmek üzere olan yaşlı bir adama torunları görmesi için fırsat vermeye çalışan Sefer Zahide’yi sakinleştiremedi. Zahide, Sefer’e çocuklarının kendi çocukları olduğunu ve karışmaması gerektiğini söyledi. Haliyle Sefer buna çok içerledi ve Zahide’yi tanıyamadığını düşünmeye başladı. Kendisine yakışanı bileceğini dile getiren Zahide ne yazık ki hayal kırıklığı yaşattı. Sefer’e çok ağır konuştu.
3. sezonun açık ara en güzel çifti Rıfat ve Mihriban ilmek ilmek işlenmeye devam ediyor. Kahvedeki sahne o kadar güzeldi ki. “O kadar güzel uyuyordun ki uyandırmaya kıyamadım.” repliği bölümün en güzel repliğiydi. Mihriban’a kıyamayan ve uyandırırken bile onu izleyen bir Rıfat görüyoruz. Her seferinde teşekkür eden, sarılan, gözlerini asla Mihriban’dan ayırmayan bir Rıfat. Mihriban ise Rıfat’ın bakışlarından, sesinden bizim sandığımızdan çok daha fazla şey alıyor ve hissediyor.
Dokunmaya kıyamayacağımız bir aşk artık bu. Kahvede çayı kim demleyecek tartışması bile gülümsetmeye yetti. Rıfat’ın Mihriban’a bakışlarındaysa artık minnet değil aşk var. Rıfat’tan güzel bir evlenme teklifi ardından da güzel bir düğün bekliyoruz. Yalan yok.
Evliliklerine çok acı bir olayla başlayan Asuman ve Ramazan ise hala rahata erebilmiş değil. Ramazan’ın askerlik arkadaşı kalıcı gibi duruyor. Hayat telaşından, evlilikten, işten müziği boşlamış olan Asuman’ın müzik okulu açılacağını duyunca içi burkuldu. Ramazan’ın yüreği Asuman’ın hayallerinin yarım kalmasına dayanamadı. Karısına destek oldu ve onu seçmeler için teşvik etti. Hazırlık yapan Asuman parmağını incitince tereddüt etse de asla geri adım atmadı. Asuman’ın Ramazan’ı sırtından çekiştirerek ve “ Kalk, kalk, kalk Ramazan.” Diyerek adeta bir Hüseyin gibi uyandırması bölümün en komik sahnesiydi. Ramazan haklı Asuman. İnsan hiç karısı tarafından babası gibi uyandırılır mı?
Elif’e gelen Bir Tereddütün Romanı isimli kitaptan anlayabileceğimiz gibi Elif’i bir tereddüt bekliyor. Nedense son bölümlerden sonra izleyiciye güven vermeyen Elif, Kenan’ı üzecek gibi duruyor. Hüseyin, Muammer ve Abdullah Dede, Divane’nin kızını buldular. Aşkına ışığı yetiştiremeden eşini kaybeden Divane kızına kavuşmak üzere. Böylece de dizimize Selma öğretmen dahil olmuş oldu. Hayattaki arayışında hiç ummadığı bir şeyi bulacak olan Divane önümüzdeki bölümlerde adından sıkça bahsettirecek. Selma öğretmen de aynı şekilde.
Haftaya görüşmek üzere.
yazan: Meltem Güner
kaynak:ranini.tv
Tuğba Yurt