02-01-2023Saat:04:10
Kadın 12 yaş büyüktü erkekten.
“Bana mısın?” demediler.
Aşklarını dolu dolu yaşadılar.
Tam “sekiz yıl, üç gün” süren emsalsiz bir hayat ortaklığını,
Azrail’in “The End” dediği güne kadar,
Hazin bir aylığın / bitişin sembolü gibi,
Bu aleme “Hediyemiz olsun” diye sundular
7 Nisan 2005,
Hikayedeki erkeğin 15’inci ölüm yıl dönümü…
Büyük aşkının bu dünyaya veda edişi ise…
Neredeyse 37 yıl oldu.
Masal gibi bir aşk yaşadılar.
Duyanlar inanmadı.
Tanık olanlar ise,
O hazin aşkın bitişine sadece,
Gözyaşları ile eşlik ettiler
Genç kadın, İstanbullu aristokrat bir ailenin kızıydı.
İsviçre’de filoloji eğitimi görmüştü.
Özel bir lisede İngilizce öğretmeniydi.
O tarihe kadar,
Bırakın şarkı sözünü, iki satır şiir bile yazmamıştı
Genç adam, çocukluğundan beri müziğe tutkundu ama
Konservatuvar yerine kimya mühendisi olmayı tercih etmişti.
Kendisini “Notaların Efendisi” gibi hissediyordu.
Haksız da değildi aslında,
Daha o yaşta,
1975 Eurovision Şarkı Yarışması’nın sinyal müziği “Çoban Yıldızı”nı besteleyerek,
Şöhrete giden yolun kapısını aralamıştı
Esmer güzeli naif İngilizce öğretmeni ile
Kimyacı bestekar,
İlk kez bir davette karşılaştılar
Ve
“İşte Öyle Bir Şey…” dedirten,
Bir sevda masalının kahramanları oluverdiler.
Sonra bi’daha hiç ayrılmadılar.
Ruhların ve kalplerin valsi başlamıştı
Ve, o sırada takvimler
1975 yılının serin bir sonbahar akşamını işaret ediyordu.
O günden sonra,
İçtikleri su ayrı gitmedi.
Aslında
Dünyaları apayrıydı ama
Müzik onları hep bir çizgide birleştiriyordu.
Artık, dünya onlara “dar” geliyordu.
Genç kadın şarkı sözü yazıyor,
Kimyacı sevgilisi onları sihirli notalar eşliğinde
Unutulmazlar arasına yerleştiriyordu.
Türk Pop Müziği’nin, hala ölümsüz eserleri arasında yer alan
“İşte Öyle Bir Şey”,
“Sevdan Olmasa”,
“Bir de Bana Sor” gibi…
Dillerden düşmeyen şarkılara birlikte imza attılar.
Büyük aşkın bestekarı,
“Hababam Sınıfı” filmine yaptığı müzikle
“Altın Portakal” ödülünün sahibi oldu
Türkiye’nin ünlü sesleri için yaptıkları şarkılar
Sanki onların aşkını anlatıyordu: “Bende bu cehennem gibi yürek olmasa
Bende deli rüzgar gibi hasret olmasa
Bir de cana can katan o sevdan olmasa
Ah, bu hayat çekilmez…
Erol Evgin’in seslendirdiği o şarkı
Bir kor ateş gibi düştü sevenlerin yüreğine.
43 yıl önce altın plak aldı; o tarihte milyon sattı.
Aralarındaki “derin yaş farkı”na karşın
Türkiye, onları birbirine çok yakıştırdı.
Mümkün olduğunca gözlerden uzak yaşadılar aşklarını.
Ne var ki…
“Koca kadının gencecik çıtır sevgilisi var!” yakıştırması
Bir “leke” gibi üstlerine yapışır kalır diye çok korktular.
Birlikte gittikleri
Polonya’daki Spot Müzik Festivali’nden sonra
Radikal bir karar verdiler:
“Aşkımızı, bundan söyle kimselerden saklayıp, gizlemeyeceğiz.”
O günlerde, film gibi bir olay geçer başlarından
Kimya mühendisi, yüksek lisans için İngiltere’ye uçar.
Yolculukta müthiş bir fırtınaya yakalanır; ölümden döner.
O heyecanla bir beste yapar ve sevgilisine yollar.
İngilizce öğretmeni, sevdiği adamı korkutan fırtınadan habersizdir.
Hissettiklerini
Binlerce kilometre öteden satırlara döker: “İşte o an bir fırtına kopar
Sanki o an yer yerinden oynar
Hoyrat bir rüzgar eserken
Sallanan gemi misali
Sallanır durur içimde dünya…”
Artık, aşk aşktır ve aşk...
Dolu dolu yaşanmaya başlamıştır
Sonra?
Sonra fena halde korktular.
Ya bu aşkı Türkiye kabullenmezse?
Nitekim, korkuları ağır bastı.
Aşklarını kalplerine gömerler ve
Saygın bir şekilde
Bu sevda masalını bitirmeye karar verdiler.
Ne var ki
Dudaklardan dökülen “inkar sözcükleri”ne karşın
Gözlerin yalan söyleyemediği
Bir kez daha kanıtlanıyordu.
Sadece “iş arkadaşı” olmaya / kalmaya yemin ettiler.
Ve, kader ağlarını örmeye başladı.
İngilizce öğretmeni göğüs kanserine yakalandı.
Tedavi için İngiltere’ye gidip, gelmeye başladı.
O melun hastalığı yenmeye yemin etmişti.
Neşeli görünmeye çalışıyordu ama
Aslında
Uçsuz, bucaksız derin bir hüzün yaşadığı
“Koca Çınar” şarkısının sözlerinde kendini belli ediyordu: “Serde delikanlılık, gençlik var koca çınar.
Sevda var, sen sevdanı çiğneyip geçer misin?
Öte yanda gurur var, ölesiye gurur var
Seni unutanları
Sen olsan sever misin?”
*O İngilizce öğretmeni
Unutulmaz aşk şarkılarının söz yazarı Çiğdem Talu’ydu.
28 Mayıs 1983’te
O güzel şarkıları öksüz bırakıp
Bu dünyaya ve deli gibi aşık olduğu genç sevgilisine
Veda ederek bu dünyadan göçtü, gitti.
O, milyonların ezberine giren şarkı sözlerine
Besteleri ile can veren kimya mühendisi ise
Sihirli notaların yaratıcısı Melih Kibar’dı.
Büyük aşkını kaybettikten sonra
Her şeyden elini eteğini çekti.
Müziğe bile kahretti.
O’na da 2000’li yıllarda cilt kanseri teşhisi koydular.
15 yıl önce,
7 Nisan 2005’te hayata veda etti.
*Çiğdem Talu ile Melih Kibar’ın “imkansız” aşkı
Sekiz yıl, üç gün sürdü.
O zaman diliminde
250’dan fazla şarkıya birlikte imza attılar.
Bunca yıldan sonra bile
Geriye
Dinlerken hepimizin kalplerini “pır pır” ettiren emsalsiz aşk şarkılarını bıraktılar
Çiğdem Talu ve Melih Kibar,
Eşi, benzerine az rastlanan ölümsüz bir aşkı
Yarattıkları şarkılarda yaşadılar ve hissettiklerini Türkiye’ye de yaşattılar.
Şimdi, sizin başınıza gelse
Sevdiğinize yaşatabilir misiniz böyle bir sevda masalını
Sonsöz: “Her şey seninle güzel; olmayacak düşlerin peşinde koşmak bile…”
Daktilo Koncertolari
“Bana mısın?” demediler.
Aşklarını dolu dolu yaşadılar.
Tam “sekiz yıl, üç gün” süren emsalsiz bir hayat ortaklığını,
Azrail’in “The End” dediği güne kadar,
Hazin bir aylığın / bitişin sembolü gibi,
Bu aleme “Hediyemiz olsun” diye sundular
7 Nisan 2005,
Hikayedeki erkeğin 15’inci ölüm yıl dönümü…
Büyük aşkının bu dünyaya veda edişi ise…
Neredeyse 37 yıl oldu.
Masal gibi bir aşk yaşadılar.
Duyanlar inanmadı.
Tanık olanlar ise,
O hazin aşkın bitişine sadece,
Gözyaşları ile eşlik ettiler
Genç kadın, İstanbullu aristokrat bir ailenin kızıydı.
İsviçre’de filoloji eğitimi görmüştü.
Özel bir lisede İngilizce öğretmeniydi.
O tarihe kadar,
Bırakın şarkı sözünü, iki satır şiir bile yazmamıştı
Genç adam, çocukluğundan beri müziğe tutkundu ama
Konservatuvar yerine kimya mühendisi olmayı tercih etmişti.
Kendisini “Notaların Efendisi” gibi hissediyordu.
Haksız da değildi aslında,
Daha o yaşta,
1975 Eurovision Şarkı Yarışması’nın sinyal müziği “Çoban Yıldızı”nı besteleyerek,
Şöhrete giden yolun kapısını aralamıştı
Esmer güzeli naif İngilizce öğretmeni ile
Kimyacı bestekar,
İlk kez bir davette karşılaştılar
Ve
“İşte Öyle Bir Şey…” dedirten,
Bir sevda masalının kahramanları oluverdiler.
Sonra bi’daha hiç ayrılmadılar.
Ruhların ve kalplerin valsi başlamıştı
Ve, o sırada takvimler
1975 yılının serin bir sonbahar akşamını işaret ediyordu.
O günden sonra,
İçtikleri su ayrı gitmedi.
Aslında
Dünyaları apayrıydı ama
Müzik onları hep bir çizgide birleştiriyordu.
Artık, dünya onlara “dar” geliyordu.
Genç kadın şarkı sözü yazıyor,
Kimyacı sevgilisi onları sihirli notalar eşliğinde
Unutulmazlar arasına yerleştiriyordu.
Türk Pop Müziği’nin, hala ölümsüz eserleri arasında yer alan
“İşte Öyle Bir Şey”,
“Sevdan Olmasa”,
“Bir de Bana Sor” gibi…
Dillerden düşmeyen şarkılara birlikte imza attılar.
Büyük aşkın bestekarı,
“Hababam Sınıfı” filmine yaptığı müzikle
“Altın Portakal” ödülünün sahibi oldu
Türkiye’nin ünlü sesleri için yaptıkları şarkılar
Sanki onların aşkını anlatıyordu: “Bende bu cehennem gibi yürek olmasa
Bende deli rüzgar gibi hasret olmasa
Bir de cana can katan o sevdan olmasa
Ah, bu hayat çekilmez…
Erol Evgin’in seslendirdiği o şarkı
Bir kor ateş gibi düştü sevenlerin yüreğine.
43 yıl önce altın plak aldı; o tarihte milyon sattı.
Aralarındaki “derin yaş farkı”na karşın
Türkiye, onları birbirine çok yakıştırdı.
Mümkün olduğunca gözlerden uzak yaşadılar aşklarını.
Ne var ki…
“Koca kadının gencecik çıtır sevgilisi var!” yakıştırması
Bir “leke” gibi üstlerine yapışır kalır diye çok korktular.
Birlikte gittikleri
Polonya’daki Spot Müzik Festivali’nden sonra
Radikal bir karar verdiler:
“Aşkımızı, bundan söyle kimselerden saklayıp, gizlemeyeceğiz.”
O günlerde, film gibi bir olay geçer başlarından
Kimya mühendisi, yüksek lisans için İngiltere’ye uçar.
Yolculukta müthiş bir fırtınaya yakalanır; ölümden döner.
O heyecanla bir beste yapar ve sevgilisine yollar.
İngilizce öğretmeni, sevdiği adamı korkutan fırtınadan habersizdir.
Hissettiklerini
Binlerce kilometre öteden satırlara döker: “İşte o an bir fırtına kopar
Sanki o an yer yerinden oynar
Hoyrat bir rüzgar eserken
Sallanan gemi misali
Sallanır durur içimde dünya…”
Artık, aşk aşktır ve aşk...
Dolu dolu yaşanmaya başlamıştır
Sonra?
Sonra fena halde korktular.
Ya bu aşkı Türkiye kabullenmezse?
Nitekim, korkuları ağır bastı.
Aşklarını kalplerine gömerler ve
Saygın bir şekilde
Bu sevda masalını bitirmeye karar verdiler.
Ne var ki
Dudaklardan dökülen “inkar sözcükleri”ne karşın
Gözlerin yalan söyleyemediği
Bir kez daha kanıtlanıyordu.
Sadece “iş arkadaşı” olmaya / kalmaya yemin ettiler.
Ve, kader ağlarını örmeye başladı.
İngilizce öğretmeni göğüs kanserine yakalandı.
Tedavi için İngiltere’ye gidip, gelmeye başladı.
O melun hastalığı yenmeye yemin etmişti.
Neşeli görünmeye çalışıyordu ama
Aslında
Uçsuz, bucaksız derin bir hüzün yaşadığı
“Koca Çınar” şarkısının sözlerinde kendini belli ediyordu: “Serde delikanlılık, gençlik var koca çınar.
Sevda var, sen sevdanı çiğneyip geçer misin?
Öte yanda gurur var, ölesiye gurur var
Seni unutanları
Sen olsan sever misin?”
*O İngilizce öğretmeni
Unutulmaz aşk şarkılarının söz yazarı Çiğdem Talu’ydu.
28 Mayıs 1983’te
O güzel şarkıları öksüz bırakıp
Bu dünyaya ve deli gibi aşık olduğu genç sevgilisine
Veda ederek bu dünyadan göçtü, gitti.
O, milyonların ezberine giren şarkı sözlerine
Besteleri ile can veren kimya mühendisi ise
Sihirli notaların yaratıcısı Melih Kibar’dı.
Büyük aşkını kaybettikten sonra
Her şeyden elini eteğini çekti.
Müziğe bile kahretti.
O’na da 2000’li yıllarda cilt kanseri teşhisi koydular.
15 yıl önce,
7 Nisan 2005’te hayata veda etti.
*Çiğdem Talu ile Melih Kibar’ın “imkansız” aşkı
Sekiz yıl, üç gün sürdü.
O zaman diliminde
250’dan fazla şarkıya birlikte imza attılar.
Bunca yıldan sonra bile
Geriye
Dinlerken hepimizin kalplerini “pır pır” ettiren emsalsiz aşk şarkılarını bıraktılar
Çiğdem Talu ve Melih Kibar,
Eşi, benzerine az rastlanan ölümsüz bir aşkı
Yarattıkları şarkılarda yaşadılar ve hissettiklerini Türkiye’ye de yaşattılar.
Şimdi, sizin başınıza gelse
Sevdiğinize yaşatabilir misiniz böyle bir sevda masalını
Sonsöz: “Her şey seninle güzel; olmayacak düşlerin peşinde koşmak bile…”
Daktilo Koncertolari
- ALINTIDIR -
Zeyno_ZEN