Ziyaretçi.
HayalKahvesi Foruma Hoş geldin! Forumun tadını çıkar.

Şu anda bu konuyu okuyanlar: 1 Ziyaretçi

Konuyu Oyla:
  • Toplam: 0 Oy - Ortalama: 0
  • 1
  • 2
  • 3
  • 4
  • 5
0 0
Kanal 7 Kan Çiçekleri: Sizi siz yapan her şeyi seviyoruz
#1
b445cd83-43df-49c1-abc9-5d8046c48b8f.jpg

’Ben bu öfkeyle sekiz köy yakardım ama sessizce evime gittim. Bu büyümektir…’’

Dilan o konağa geldiğinde küçücük bir kızdı. Yaşadığı her zorluk onun biraz daha büyümesini sağladı. Her düştüğünde aslında Baran’dan başka kimsesi olmadığının farkına vardı. Ona sığındı, ona güvendi ve hiç de yanılmadı. Onun göğsünde bir ev edindi kendine ve döşedi içini rengârenk çiçeklerle; kuşattı sevgisiyle. Her sendelediğinde hırçınlaşmaktan ziyade evine sığınmayı denedi. Üşümek yerine ısınmayı tercih etti.


f7602293-195c-4294-847a-907e68f31080.jpg

‘’Seni sen yapan her şeyi seviyorum.’’ Dedi Baran, Dilan’a; buna inadın da dâhil. Keza Dilan’ın inadı o konağa sağlık, sevgi, merhamet ve her şeyden önce Baran’ın kalbine uçsuz bucaksız bir aşk getirdi. ‘’Babanın yıktığını ben onaracağım.’’ Dedi Baran ve Dilan’ı kaybolduğu geçmişiyle sardı sarmaladı sığdırdı göğüs kafesindeki evine. Bir insanın uçsuz bucaksız güvenebileceği birinin varlığına sahip olmaktan daha güze ne olabilir ki bu hayatta. Umudunu her kaybettiğinde küçücük yüzünü avuçladı Baran Dilan’ın orda, yanında ve kalbinde olduğunu gösterircesine. Sebep olduğu güzellikleri hatırlattı yeniden. Çünkü vazgeçmek ne Dilan’ın harcıydı ne de Baran’ın… Bilin ki bizler de sizi siz yapan her şeyi seviyoruz…


5408e5c9-ac87-47f7-b7f3-5fb410b16b0b.jpg


Uzun zamandır Dilan’ın eski Dilan olmadığına dair birçok şikâyetler düşüyor önüme. Bununla ilgili bir şeyler söylemek isterim, bende. Dilan’ın yüzleşmiş olduğu gerçek karşısında belki bende dâhil yetersiz tepkimeler verdiğini düşünmüş olabiliriz. Gözümüzde çok büyük travmalar canlandırıp sessizce gidişine sitemler de etmiş olabiliriz. Ve fakat bu zayıflık, pasiflik ya da acizlik değildir. Dilan en başından beri naif kişiliği, affedici kimliği ve hep yapıcı tutumu ile bize lanse edilmiş bir karakter. Bu Dilan’ı güçsüz yapmaz. Aksine onu çok daha güçlü yapar. Onun gibi naif bir karakterden fazlasını beklemek biz izleyicilerin hatası olur; yazan kalemlerin değil. Babasının suçunun ağırlığını yüklenip gördüğü tüm kötü muameleyi kendine hak görmüş bir karakter, Dilan. Onu diri diri yakmaya kalkan Derya’yı ‘’Olan olmuş, herkes bir şansı hak eder.’’ Diyerek affeden bir karakter, Dilan. Ona yaptığı tüm eziyetlere rağmen konaktan gitmesin diye Azade’ye dil döken bir karakter, Dilan. Ve her şeyden önemlisi onu Hara’da kolundan tutup, yerlerde sürükleyerek samanlığa kilitleyen adamın, içinde bir yelerlerde saklı kalmış merhametini bulup çıkaran; ta ilk sezonun, ilk çeyreğinde yine bu adama benim senden başka kimsem yok diyen bir karakter, Dilan. Şimdi bu affedici tavırları, sessiz çığlıkları neden bu kadar yaraladı ki sizleri. Dilan’ı Dilan yapan da zaten bu özellikleri değil mi? Biz, bu sezon bir yere kadar sabredip damarına basıldığında Sabiha’nın boynuna bıçak dayayan bir Dilan izlemedik mi? Sabiha’nın derdini öğrendiğinde onu anlamasını yadırgamayın. Konaktan gitmek istediğinde izin vermeyen Baran’a defalarca diklenmedi mi? Onun canını yakma pahasına zehir zemberek sözler sarf etmedi mi? Bakın Hanife’yi geçtim, Dilan ‘’Sen bana hep babalık yaptın. Hem de en iyi şekilde’’ Dediği babasına rest çekmedi mi? Dilan daha üç bölüm önce Baran ile karşı karşıya geldiğinde beni çocuk gibi azarlıyorsun deyip Baran’a yükselmedi mi? Hiç sebep yokken Dilan’ın birilerine diklenmesini beklemeyin. Bir sebep var olduğunda kendi doğrularından ayrılmayacağına eminim. Bütün bunları bir düşündüğümüzde ilk sezonda çarşıya çıkmasına izin verdi diye Baran’a teşekkür eden Dilan’dan neyi faklı ikinci sezon Dilan’ının? Dilan’ın, Baran sayesinde ‘’Evim’’ dediği bir yeri oldu. Kudret ve Cihan’ın ona verdiği desteği, yanında büyüdüğü aile vermedi bu yaşına kadar. Onlara bu kadar teşekkür etmesi neden bu kadar büyütülecek bir mesele oldu. Dilan hayatı boyunca annesinin onayını almadan kendi kafasına göre herhangi bir olaya karar vermiş midir acaba? Bakın, kan davası gibi büyük bir olayda Baran’a sormadan, kendinden o kadar emin bir tavırla ‘’Ailem Karabeyler kalmanıza izin verdi.’’ dedi, Dilan Demirlere. Bu onun için çok büyük bir olaydır. Çok büyük bir güvendir.


Gelelim en çok göze batan ‘’Kendi derdime düştüm seni Gül’ü unuttum.’’ Dediği yere: Öncelikle Dilan ne zaman sadece kendini düşünen, bencil bir karakter oldu? Ucu bucağı olmayan bir empati insanı var karşımızda. Bu onu güçsüz, zayıf ya da saf yapmaz. Aksine çok güçlü bir insan yapar. Bir insan gücünü öfkesinden ya da hırsından almaz; kalbinden, merhametinden ve vicdanından alır. Dilan ve Baran’ı da ortak noktada buluşturan bu değil mi zaten? Dilan o konağa geldiği ilk günden bu yana kendi derdinden ziyade başkalarının derdine koşup herkesi yarasına bir nebze olsun merhem olmaya çalışmıştır. O konağın iyilik meleği mührünü almıştır. Şimdi siz ondan Gül’ü düşünmemesini bekleyemezsiniz. Karakterinden ödün vermiş olur aksini yaparsa. Keza kaçtığını söylediğinde ona bir Baran bir de Gül inanmadı. Geçmiş geçmişte kalmıştır. Dilan’ın affettiğini bizim sorgulama lüksümüz yok.


8171abe8-efae-4d37-a6a1-dd303d9d6ba8.jpg



Merdivenlerden Dilan’ı aşağıya iten Fırat’tan, Dilan’ın verdiği nasihati dinleyen Fırat’a gelmiş olmamız bile Dilan’ın gücünün simgesidir. Ve üstelik küçük görmeyen, ona saygı duyarak dinleyen bir Fırat vardı karşımızda. Konağın hanımı olarak konakta geçen bir olayla ilgilenmesi kadar normal bir şey yok bana göre. Ve bu basite alınabilecek bir konuda değil üstelik. Son on bölümdür Baran ve Dilan ile Gül ve Fırat dışında pek bir şey izlemedik ki Gül ve Fırat sahneleri daha baskındı bu bölümlerde. Sahnelerin çekildiği zamanda Barış Baktaş’ın ayağının sargıda olduğunu fark ettik. Geçti biliyorum ama yine de çokça geçmiş olsun. Yan karakterler ana karakterlere hizmet eder ve fakat dozunda olduğu sürece. Gül ve Fırat’tan başka da yan karakterlerimiz var bizim bu hikâyede. Hatta en az ana karakterler kadar önemli Azade Karabey’imiz var. Gül’den kafasını kaldıramayıp Dilan ile bir türlü bir araya gelemeyen. Hani nerede Dilan ve Azade çatışmaları? Karabeyler en son ne zaman bir masa başında toplanıp yemek yedi? Aç susuz mu yaşıyor bu insanlar? Tamam, Dilan’ın annesi söz konusu ama anne aranırken de o konakta bir masa kurulabilir. Anne aranırken de Azade ve Dilan karşı karşıya gelebilir. Kudret Karabey’e çok daha fazla anlam yüklenebilir. Koca Karabey aşiretinin ikinci veliahttı Cihan Karabey’ de biraz anlam yüklenebilir. Karakterlerin altı oldukça boş kaldı benim nazarımda. Ve fakat altı çok da güzel doldurabilir karakterler…


be80b914-5f36-4eca-b2fd-5fa3ceeeaa3a.jpg



Son olarak değinmek istediğim bir konu var: Son on bölümdür o kadar şahane bir Baran ve Dilan aşkı izliyoruz ki kalbimiz kıpır kıpır. Dilan’ın kendini sonsuz Baran’a teslim edişi; Baran’ın Dilan’ı sevme şekli muhteşem ötesi bir şey. Ve fakat üzgünüm ki bu bile bir yerde itiyor bizi sahneden. Keza sürekli dile dolanan aynı replikler izleyiciyi oldukça yormaya başladı. Bir olmamışlıktan ziyade bir uzun uzadılık durum var hikâyede. Bazı konuların artık kapatılıp yeni konulara geçilmesi gerekir sanki. Bizim bir Cevahir’imiz var, bana göre altı hala doldurulmadı ve fakat artık doldurulması gerekir.


1c2f815a-9ea7-4af8-98dc-2953f325c0a8.jpg



*Hocam Baran Dilan’a ‘’SEVGİLİM’’ diyebilir mi?*

Sevgili yazan, yöneten, emek veren tüm Kan Çiçekleri ekibi; Şuan TV dünyasının ne gündüz kuşağında ne de akşam kuşağında kimyası bu kadar şahane tutan bir çift yok. Size garantisini verebilirim. Allah ne verdiyse yazın ve çekin derim. Bu da benim naçizane eleştirim.

Sürç-ü lisan ettiysem af ola.
Sevgiler…

Arka fonda *Hirai Zedüş Ben bilmezdim renkleri*

yazan: Ayşe Kutluhan
kaynak: ranini.tv
TkD4M2.gif

Tuğba Yurt Heart
Teşekkür verenler:
Teşekkür verenler:
Teşekkür verenler:
Teşekkür verenler:


Hızlı Cevap
Konu



Hızlı Menü: