Hoşgeldin, Ziyaretçi |
Sitemizden yararlanabilmek için Kayıt olmalısınız.
|
Ekiplerden Çevrimiçi Olanlar
|
Şuan Ekipten Kimse Çevrimiçi Yoktur.Lütfen Biraz Bekleyiniz. |
Çevrimiçi: 0 | Görünmeyenler: 0 |
|
|
Deha: Ben senin artı birinim... |
Yazar: KarFırtınası - 04-12-2024Saat:13:22 - Forum: Yerli Dizi Haberleri
- Yorum Yok
|
|
Geçen haftaki yazımda yol ayrımına adım adım, diye vurgulama yapmıştım. Evet geldik yol ayrımına, aslında reytingler dalgalı olmasaydı sanki birkaç bölüm daha giderdi ama en iyisi oldu ve 2. perde başladı, başlayacak... Biliyorsunuz RTÜK bazı dizilere sansür uyguladı ve Deha'nın da 2 hafta yayında olamama durumu var. Umarım öyle bir şey olmaz ama olursa Deha genel yazısı daha sonra gelir, ama şimdi sahne sırası Esme ile Devran'ın.
Sosyal medyada her geçen gün görüyorum ki Ahsen Eroğlu ile Aras Bulut İynemli'nin muhteşem bir enerji ile canlandırdıkları, ruh verdikleri EsDev çifti daha çok seviliyor. İnsanların bu sefer doğru tarafı seçmesi beni o kadar mutlu ediyor ki... Bu sefer.. evet bu sefer aldatma olmasın, ihanet olmasın, büyük büyük olaylar ve oyunlar olmasın. Elbet acı çeksinler, elbet birbirlerinin değerini anlasınlar ama 20 küsur senedir bir olan bu ikili ayrılmasın. Çünkü o zaman verilen mesaj yanlış oluyor.
Nedir verilen mesaj, nedir bu çiftin sırrı, nedir izleyende uyandırdığı his? Ve benzeri sorularla buna devam edebilirim. Ama bu konuyu bir tanıdığımın bana attığı tweetle anlatmak istiyorum. Arkadaşının kocası, arkadaşına (yani karısına) "Deha'yı izlesene, orda Esme ile Devran var, çok güzeller ve onları izledikçe sana daha çok aşık oluyorum" demiş...
İşte benim de bahsettiğim şeye sadece bir örnek bu. İnsanda ne güzel şeyler uyandırıyor bu çift... Bu yazım ve diğer yazılarım abartılı gelebilir ama belki de böyle bir çifti uzun zamandır izlemediğim, izlemediğimiz içindir...
Bir de büyük konuşmamak gerektiğini hayat bir şekilde öğretiyor. Ben senelerdir (eğer bir aşk hikayesi değilse) dizilerde çiftlerin sosyal medyada reklam yapmak için esas hikayenin önüne geçmesine karşıydım ve hâlâ karşıyım, çünkü yanlış... Ama bazen öyle bir çift geliyor ki esas hikâyeden çok onu izleyesin geliyor...
EsDev de bunlardan biri. "Peki bu çiftte ne buldun?" diyen olabilir. Şunu buldum: Huzur, sevgi, bağlılık, sadakat, güven, yalansız bir birliktelik, birbirine iyi gelme, aşk ve sevgi, böyle bir aşkın; sevginin gerçek yaşama dair umutlandırması...
Say say bitmez ve bitmesin de zaten...
Onlar o kadar doğal ve bizden ki.. hem hayranlarının onlara duyduğu sevgi hem de onların birbirinde duyduğu sevginin temelinde havalı kıyafetler, yatlar, katlar, zenginlik, şatafat vs. yatmıyor. En temel şey olan insanlık yatıyor. Az önce "Bu sefer de aldatma olmasın; bu sefer de büyük büyük olaylar, ihanetler, oyunlar yaşanmasın..." dedim. Zaten onların büyüklüğü birbirlerine sahip çıkmaları, birbirlerinde bulduğu huzur, güven ve aşk değil mi?
Son bir şey daha bu konuda. Anlattığım ve anlatmadığım ve de anlatamadığım bir sürü sebep ile ben çok sevdim EsDev'i. Onları; doğallığı, basitliği (basitlikten kastım içten ve bizden biri olmaları ile), saf sevgileri ve belki böyle bir aşk yaşarız umudu ile çok sevdim. Kalbi temiz olan herkese de Allah nasip etsin... Ben sonuna kadar izleyecek ve senaryo asistanı kimliğimle, yazılarımla desteğimi vereceğim diziye ve EsDev'e. Dertleşme gibi oldu, olsun... Bir dizi bir çift insanı mutlu ediyorsa zaten en büyük en değerli reytingi almış demektir...
Kendinden bir şey buldurma.
Anlatılan hikayelerin amacı okuyucuda, izleyicide kendinden bir şey buldurup o şeyin peşinden koşturmaktır. Belki de bu çifti bu yüzden çok sevdim. Çünkü şu anki çağda sevginin değeri bence yeteri kadar bilinmiyor. Boomerlık olsun diye demiyorum ama kendimi bazen bu çağa ait hissetmiyorum, aynı andan birden fazla kişi ile "flört" eden, konuşan tipler türedi, bunu da normalleştiriyorlar. Hâl böyleyken Esme ile Devran inci gibi parlıyor bu dünya içinde...
"Ben senin artı birinim..."
Naçizane olarak bakış açınızı değiştirmek istiyorum... Unutulmaması gereken bir şey var; Devran, Esme'ye sürekli ne diyor?
"SEN BENİM ARTI BİRİM DEĞİLSİN BEN SENİN ARTI BİRİNİM." Bu söz EsDev'in varacağı yeri net bir şekilde açıklıyor...
Bir de şunu seziyorum hikâyede ve seyircide. Devran, Esme'yi bırakacak mı, kimi seçecek? Bunu diyerek o zaman biz kadın karakterlerimize haksızlık yapmış oluyoruz. Zaten Esme ile birbirlerine bağlı değillerse (ki bağlılar ama hadi değil diyelim) o zaman ayrılırlar. Demem o ki sadece olaya bir kişinin tarafından bakmamak lazım... Sanki Devran, İmre ile olsa Esme kaybedecek gibi bir izlenim var. Hayır, iki taraf da kaybedip başka şeyler kazanacaklar ama inanıyorum ve biliyorum ki bu çift farklı bir çift, yani zaten 20 küsur sene önce kazanmışlar birbirlerini...
Sahnelere geçelim...
İmre "Eğer bir daha ağlarsam beni şuramdan vursunlar" dedi ve Aysel de İmre gittikten sonra "Zaten vurmuşlar" diye ekledi. Tamam, İmre aşık olmuş olabilir, isterlerse ilk bölümde ilk görüşte de olabilir ama İmre'nin ne Ceylan motivasyonu ne de Esme ve Devran ile ilk baştan beri uğraşma motivasyonu geçmiyor... Tamam Devran kandırdı ama ondan öncede uğraşıyordu. Yani kodlanmış bir karakterdi, senin olayın şu ve şunları yap diye kodlamışlar ama altını doldurmamışlar...
Esme'ye elindekini alırım, gibi bir laf söyledi. Kadınlar açısından bakınca ne kadar üzücü bir laf olduğu ortada değil mi?.. Esme de "Ben istemedikçe alamazsın" dedi. Yani asil davrandı burda Esme.
"Seninle savaşmaktan hiç vazgeçmeyecek tutkulu bir düşman kazandın..."
İlk baştan beri sürekli karşılaşma üstüne kurulu sahneler izliyoruz. Devran elinde tatlı Esme'den özür dileyecek İmre orda. Cesur, Esme'ye davetiye verirken Devran geliyor, sonra İmre orda. Son bölümde Devran sokakta eve girmeden önce İmre geliyor... Yani tabii yanlış değil bu ama güzel sahne kurulumu olmuyor üst üste olunca.
Konumuza gelelim. Şimdi Devran dahi ama kendi de dediği üzere kötülükten anlayamıyor, insan ilişkilerinde bazı konularda sıkıntılı, bundan mütevellit İmre'nin tavırlarını anlayamıyor olabilir...
İmre'ye son bölümde sokakta karşılaşınca "Küs müyüz.. siz hep kandırıyorsunuz insanları" şeklinde şeyler söyledi ve İmre konuşmaya başladı. Benim anlamadığım şu:
Neden sürekli İmre, Devran onu aldatıp, 3-4 çocukla ortada bırakıp, üstüne de dünya kadar borç bırakıp, mafyayı da musallat edip kaçmış gibi davranıyor? Tamam Melis Sezen gerekli duyguyu veriyor, bundan yana sorun yok, ki ben İmre geç girince diziye hadi İmre'yi de görelim, demiştim ama şu an izlediğim İmre'yi değil...
Ama sorun İmre'nin derdinin tam olarak ne olduğu. Ceylan için ablasıyım diyor, Devran "Tatlım sen o gece bize dair tüm umutları yok ettin" diyor. Bu nasıl çelişki?
O zaman İmre kötü biri, ruh hastası biri. Bunları da durumu vurgulamak için diyorum. Zaten en büyük yeteneği de manipüle etmek. Nasıl Ceylan'ı, Karga'yı manipüle ediyorsa, aklına giriyorsa Devran'da da aynısını yapmaya çalıştı.
Devran'a "Özünde bana olan bakışlarını gördüm" derken ve Devran da başka bir ifadeye girerken, hafif yutkunurken tam da İmre başarıya ulaştı, ortaya bir şüphe soktu. Biz de izledik sahneleri ve Devran ilk andan beri "Benim sevdiğim var" mesajını verdi. Yani ne umut verdi ne de başka bir şey yaptı...
Diğer türlü olduğunu düşünelim, eğer gerçekse bizim izlediğimiz, Esme ile Devran hayal kırıklığı olur. Bunu da şöyle noktalayayım, Twitter'da gördüğüm bir tweet ile: "Eğer onları ayıracaksanız da onlara yakışır şekilde yapın..."
İmre gerçek aşkı tatmaktan ve tutkudan bahsetti.
Hadi biraz Türk Sinemasının baş yapıtlarından "Selvi Boylum Al Yazmalım"a gidelim. Ne kadar güzel bir aşk hikayesi başlıyordu Asya ile İlyas arasında. (Tabii bazı sorunlu sahneler de vardı, mesela İlyas'ın kamyonla Asya'yı kovalaması gibi. Ama tabii uzun uzun buna girmeyeceğim.)
Aralarında bir tutku var ama gerçek tutku bu değil. Çünkü tutkuyla bağlı olsalar aldatmazdı, ihanet etmezdi. Çocuğu ile bir başına bırakmazdı... Ve hikayeye Cemşit giriyor. Doğru, güvenilir, iyi, samimi, içten, sevgi dolu, yeri geldiğinde arkadaş, yeri geldiğinde koca... Yani EsDev de buna benzer. Bir farkla, onlar başkaları ile bir şey yaşamadan birbirine bağlandılar, tutkuları da bu aşkları da...
Nedir bu aşk?
Aşk üstüne çok şey söylendi ama geçenlerde duyduğum şu söz en güzellerinden biri:
"Bir nevi kimya ki âlimi yoktur, tecrübe ettikçe biriken cahilliktir aşk"
Ben aşkın ne olduğunu açıklayamam ama üstün bir sevgi olduğunu ve de asıl olayın sevgi ve bağ olduğunu söyleyebilirim... İmre şık giyinip, süslenip püslenip etkilemeye çalışıyor ama eğer Devran veya Esme birbirini seviyorsa zaten bundan etkilenmez.
Çünkü aşk öyle bir şey ki karşıdaki kişinin kıyafetine, süsüne püsüne bakmıyorsun. Evet bunlar da var ama sadece çölde bir kum tanesi... Aşıksan rüzgarda uçuşan saçlarına âşık oluyorsun, gecelikle film izleme haline âşık oluyorsun, yolda giderken yayalara yol vermeyen arabalara laf edişine, makyajım nasıl olmuş, diye soruşuna, güzel kalbine, merhametli oluşuna, tavrına tarzına, yemek yemesine, gözlerinin ışıl ışık bakmasına âşık oluyorsun. Bisikleti sürüşüne, çay içişine, gördüğün başarısına, mutlu oluşuna âşık oluyorsun... Bunu sabaha kadar sayarım ama işin "özü" Devran'ın dediği gibi "ÖZ"!
İmre ilk önce öptü ve Devran bir tepki vermedi, hadi bunu babasına Aysel'in yapmasını hatırladı ve dondu kaldı diye inanalım. Ama neden şimdi dibine kadar girdiğinde geri çekilmiyor, neden "Ben Esme'ye aşığım" demiyor? Geri çekilmemesi çok büyük yanlış.
Şahsi düşünün, empati yapın ben öyle yapıyorum. Kız arkadaşım veya karım var ve biri gelip bana öyle sokulacak ve ben de duracağım. Bu çok büyük yanlış...
Diğer dediğime gelince Devran, Esme'ye olan sevgisini anlatmaya gerek duymuyor. O ikisine özel...
Sonra Esme geldi ve gene çok asil davrandı. Ama onları izlerken boynunu kaşıması, yüz ifadesi sıkıntısını belli ediyor ve bunun tek sorumlusu da Devran... Ve İmre giderken "...tercihi olmayanlar için bir erdem" dedi ikisinin birlikteliği için. Evet haklı aslında, çünkü kimse sınanmadığı günahın masumu değildir...
Devran ne dedi peki? Hemen Esme'yi isteyenlerden bahsetti. Yani kendisi için başka bir tercih olayı aklına dahi gelmedi, buradan odak noktasının Esme olduğunu anlayabiliyoruz...
İmre gittikten sonra hem güldüren hem duygulandıran hem de hüzünlendiren ama gene muhteşem olan bir EsDev sahnesi izledik...
Bir dergide insanın 4 yüzü vardır diye bir şey okumuştum. Kendinin bildiği yüz, ailesinin bildiği yüz, sosyal çevrenin bildiği yüz ve kimsenin bilmediği yüz. Yanlış hatırlamıyorsam böyleydi.
Devran, Esme'nin yanında gerçek yüzünü ortaya koyuyor. Dışarıdaki Devran kontrollü Devran ama Esme'nin yanına gelince romantik adam da ortaya çıkıyor, içindeki çocuk da... Kimseye anlatamadığını anlatıyor... İşte bizim bu bağın nasıl oluştuğunu görmeye hakkımız var diye düşünüyorum...
Devran'ın kendinin de bilmediği yüzü de son bölümün son sahnesi ile ortaya çıktı. Umarım karakterimiz doğrudan taraf kalmaya devam eder...
Bu sahnenin eğlenceli olmasından da en önemli tarafı Esme'yi eve bıraktıktan sonra (bırakmak fiili, gerçekten bırakmak) Sofi'ye "Ailem sana emanet" demesi...
Bazı yorumlar gördüm zaman atlaması hakkında. Ben bunun sezon finalinde olacağını düşünüyorum, Esme avukat olacak kadar bir zaman atlamasından bahsediyorum ama şimdi olamayacak. Çok ufaktan olabilir, 1-2 ay ama o kadar. Çünkü Ferman para buldu, Yaman'ın başına iş açtı İskender, İmre "Devran'ı bana ver dedi Karga'ya. Yani daha konular duruyor böyle, onlar kapanmadan sırıtır senaryo...
EsDev'in önünde şunlar var. Devran'ın bundan sonra illegal ile nasıl bir olay içinde olacağı, Esme'nin aile mevzusuna Devran'ın müdahil olması, olursa kız isteme, söz, ayrılıklar, kopuş, birleşim, evlilik... Esme'nin en büyük sınavı da iyilik diye bir yorum duydum, çok doğru bu da etken bu çiftin gidişatında... Sonra Esme'nin okulunu bitirmesi vb... Hayattan olan bunca şey EsDev ile muazzam olacaktır...
Ama geçen yazımda dediğim gibi bu ikilinin sahne ve bundan da öte hikâye sağımı yapılmalıdır ki derinlik oluşsun, duygular daha fazla hissedilsin. Ve artık Esme'nin de oyunun içinde olduğu bir senaryo izleyelim...
Emeği geçen herkese bin teşekkür,
okuduğunuz için teşekkürler,
Naim.
yazan: Naim Baycan
kaynak: ranini.tv
|
|
|
Melis Minkari ve Fırat Altunmeşe, Bahar'a konuk oluyor! |
Yazar: KarFırtınası - 03-12-2024Saat:15:50 - Forum: Yerli Dizi Haberleri
- Yorum Yok
|
|
Show TV’nin, MF Yapım imzalı sevilen dizisi ‘Bahar: Kalbini Dinlemeye Var Mısın?’ın bu hafta ekrana gelecek 27. bölümünde izleyicileri sürpriz isimler bekliyor. Heyecan ve aksiyon dolu bir bölümle izleyiciyi ekrana kilitleyecek diziye genç ve başarılı oyuncular Melis Minkari ve Fırat Altunmeşe konuk oluyor. Oyuncuların hayat verdiği Cemre ve Efe karakterlerinin hastaneye geldikten sonra olayların nasıl gelişeceği şimdiden merak konusu oldu.
Neslihan Yeşilyurt’un yönetmen koltuğunda yer aldığı, senaryosunu Ayça Üzüm ve Nergiz Herdem İnce’nin kaleme aldığı, Show TV’de ekranlara gelen MF Yapım imzalı dizinin kadrosunda; Demet Evgar, Buğra Gülsoy, Mehmet Yılmaz Ak, Ecem Özkaya, Elit Andaç Çam, Nizam Namidar, Füsun Demirel, Demirhan Demircioğlu, Nil Sude Albayrak, Alisa Sezen Sever, Hasan Şahintürk, Sena Mia Kalıp, Ege Erkal, Devrim Kabacaoğlu ve Hatice Aslan gibi birbirinden başarılı isimlerin yer aldığı dizide, Nihal Yalçın da Efsun karakterine hayat veriyor.
Her şeye rağmen yeniden başlamanın mümkün olduğunu hatırlatacak olan “Bahar: Kalbini Dinlemeye Var Mısın?” her Salı saat 20.00’de Show TV’de!
kaynak: ranini.tv
|
|
|
MUBI'nin Aralık ayı programı açıklandı! |
Yazar: KarFırtınası - 03-12-2024Saat:15:48 - Forum: Tv Haberleri
- Yorum Yok
|
|
Jacques Audiard’ın Cannes’dan ödüllerle dönen sıradışı suç müzikali EMILIA PÉREZ, Mati Diop’un Altın Ayı ödüllü belgeseli DAHOMEY, Selman Nacar imzalı TEREDDÜT ÇİZGİSİ, altı filmlik Atıf Yılmaz seçkisi, Rebecca Zlotowski’nin modern ilişkilere ve anneliğe incelikli bir bakış attığı BAŞKALARININ ÇOCUKLARI, Mahmut Fazıl Coşkun’un Türk görsel sanatının dört büyük ismini buluşturan belgeseli CROSSROADS, Tina Satter’ın başrolünde Sydney Sweeney’in yer aldığı son filmi SORGU ve çok daha fazlası sinemaseverlerin ilgisini bekliyor.
ÇALIŞAN KIZLAR / WORKING GIRLS
(Lizzie Borden, 1986)
Lizzie Borden’ın seks işçiliğini gerçekçi ve empatik bir yaklaşımla ele alan filmi, Manhattan’daki bir genelevde fotoğrafçılık yapan Molly’nin gündelik yaşamına odaklanıyor. Borden, prömiyerini Cannes Film Festivali’nde yapan ve Sundance Film Festivali’nde Jüri Özel Ödülü’ne layık görülen ÇALIŞAN KIZLAR’da kadın emeğine bakıp, kişisel-profesyonel yaşam arasındaki sınırları keşfederken, sinemadaki alışıldık temsilleri altüst ediyor.
ÇILGIN PIERROT / PIERROT LE FOU
(Jean-Luc Godard, 1965)
Jean-Paul Belmondo ve Anna Karina’nın unutulmaz performanslarıyla hayat verdikleri, Jean-Luc Godard imzalı ÇILGIN PIERROT, monoton yaşamından kaçan Ferdinand ile gizemli eski sevgilisi Marianne’in suç ve romantizmle bezeli kaçış hikayesini ele alıyor. Fransız Yeni Dalgası’nın bu çarpıcı örneği, aşk, özgürlük ve başkaldırının sınırlarında dolaşırken sinemanın geleneksel kalıplarını cesurca yıkıyor.
ZARAFET VE ŞİDDET ARASINDA
(Şirin Bahar Demirel, 2023)
Şirin Bahar Demirel’in yurtiçi ve yurtdışındaki birçok festivalde gösterilen kısa filmi, elleri hem anı biriktiren hem de aktarabilen bellek araçları olarak ele alan deneysel bir belgesel. 43. İstanbul Film Festivali’nde FIPRESCI Ödülü kazanan ZARAFET VE ŞİDDET ARASINDA, hayal gücü ve yaratım aracılığıyla sanatçının kişisel geçmişiyle bağ kurarken, ev içi şiddet ve kalıtımsal travma gibi evrensel insan hikayelerine de kapı aralıyor.
CROSSROADS
(Mahmut Fazıl Coşkun, 2022)
Mahmut Fazıl Coşkun’un yönettiği CROSSROADS, Türk görsel sanatının dünyada tanınan dört önemli ismini bir araya getiriyor. Seçkin Pirim, Gülay Semercioğlu, Candaş Şişman ve Sinan Logie’nin üretim pratiklerine ışık tutan belgesel, sanatçıların özgün estetik dünyalarını ve sanat yolculuklarını, gündelik hayatları ve şehirle kurdukları ilişki üzerinden anlatıyor.
SORGU / REALITY
(Tina Satter, 2023)
Tina Satter’ın gerçek bir hikayeye dayanan ilk uzun metrajlı filminde, performansıyla büyük beğeni toplayan Sydney Sweeney başrolde. Dünya prömiyerini Berlinale’de yapan SORGU, eski Amerikan istihbarat uzmanı Reality Winner’ın, 2016 ABD seçimlerine yönelik Rus müdahalesiyle ilgili hükümet raporunu sızdırdığı için sorgulanmasını ve bu süreçte yaşadığı baskıyı merkezine alıyor.
İKİ ŞAFAK ARASINDA
(Selman Nacar, 2021)
Selman Nacar’ın dünya prömiyerini 69. San Sebastian Film Festivali’nde gerçekleştiren ilk uzun metrajlı filmi, yurtiçi ve yurtdışı birçok festivalden ödülle dönerek büyük ilgi toplamıştı. Nacar İKİ ŞAFAK ARASINDA'da, küçük bir kentte yaşanan bir iş kazası sonrası gelişen olaylar üzerinden günümüz Türkiyesinin toplumsal yapısına, sınıflar arası ilişkilere ve ahlaki çelişkilere eleştirel bir bakış atıyor.
BAŞKALARININ ÇOCUKLARI / OTHER PEOPLE’S CHILDREN
(Rebecca Zlotowski, 2022)
Dünya prömiyerini yaptığı Venedik Film Festivali’nde büyük beğeni toplayan Rebecca Zlotowski imzalı BAŞKALARININ ÇOCUKLARI, modern ilişkilerde annelik kavramını incelikle ele alıyor. Başrol oyuncusu Virginie Efira’nın başarılı performansıyla dikkatleri üzerine çeken film, bir kadının sevgilisinin çocuğuyla bağ kurma sürecini hassasiyetle işlerken, biyolojik olmayan ebeveynliğin getirdiği duygusal zorlukları inceliyor.
MIRAI
(Mamoru Hosoda, 2018)
Dünya prömiyerini Cannes'da yapan bu büyüleyici animasyon, aile bağları, yaşam döngüsü ve yaşamın akışı gibi konuları incelikli bir mizah ve görsel bir zenginlikle ele alıyor.
kaynak: ranini.tv
|
|
|
TLC, Aralık ayında da filmseverlerin adresi olmaya devam ediyor! |
Yazar: KarFırtınası - 03-12-2024Saat:15:47 - Forum: Tv Haberleri
- Yorum Yok
|
|
TLC, Aralık ayında da filmseverlerin adresi olmaya devam ediyor. Film izlemek isteyenler TLC'de hafta içi her gün 19.30’da mutlaka izleyecek iyi bir film bulacak. Aralık ayında aksiyondan bilim kurguya, dramdan komediye dünya sinemasının öne çıkan filmleri ve gelmiş geçmiş en muhteşem seriler TLC’de izleyicilerle buluşacak.
TLC’nin Aralık film seçkisi yine filmseverleri mutlu edecek. Her gün saat 19.30’da Savaş Sanatı serisi, Özel Tim serisi, İntikam Mermisi, Kapsül, Ip Man serisi, Soğuk Savaş, Mumya: Ejder İmparatoru'nun Mezarı, Dron Savaşı, Akrep Kral, Sisters Biraderler, Kartal Bir serisi, Yeşil Şövalye, Korkunç Şüphe: Cici Anne ve Yaralı Yüz TLC'de ekrana gelecek.
Savaş Sanatı serisi, 2 Aralık itibarıyla her Pazartesi 19.30’da TLC’de
Savaş Sanatı / The Art Of War: Bir konteyner dolusu mültecinin cansız hâlde bulunması ve Çin büyükelçisinin ABD-Çin ticaret anlaşması esnasında vurulmasının ardından FBI Ajanı Shaw cinayetle suçlanır.
Savaş Sanatı 2 / The Art Of War 2: İhanet’te ise; Emekli olan Ajan Neil Shaw öldürülen eski akıl hocasının intikamını almak için göreve döner. İhanet, ölümcül yozlaşma ve suikast planlarıyla dolu bir ağ keşfeder.
Savaş Sanatı 3: Ceza / The Art Of War III: Retribution: Ajan Neil Shaw, bir nükleer bombanın Kuzey Koreli teröristlerin eline geçmesini önlemek için gizli göreve katılır. Ölümle sonlanan operasyonun ardından Shaw cinayetle suçlanır.
Özel Tim serisi, 3 Aralık itibarıyla her Salı 19.30’da TLC’de
Özel Tim / S.W.A.T.: Deneyimli bir Los Angeles polisi, oluşturacağı yeni özel harekat timini eğitmekle görevlendirilir. Çok geçmeden ekip, uluslararası bir suçluyla karşı karşıya gelecektir. Colin Farrell, Samuel L. Jackson ve Jeremy Renner’ın başrollerini paylaştığı Özel Tim’in yönetmen koltuğunda Clark Johnson oturuyor.
Özel Tim: Çatışma / S.W.A.T.: Firefight: Terörle mücadele teknikleri uzmanı bir özel timi eğitmek üzere Detroit'e gönderilir. Bir hükûmet tetikçisinin timi yok etme saplantısı her şeyi değiştirir.
S.W.A.T: Kuşatma Altında / S.W.A.T.: Under Siege: Tutuklanan bir kartel üyesi gizli bilgiler paylaşmayı kabul edince S.W.A.T üssü uluslararası bir teröristin saldırısına uğruyor.
İntikam Mermisi / Hollow Point: Ailesi öldürülen bir adam intikamını almak için ailesinin ölümünden sorumlu gangsterlere savaş açan suçlularla iş birliği yapar. Başrollerde; Luke Goss, Dilan Jay ve Jay Mohr yer alıyor.
Kapsül / The Tank: Altı kişi Mars görevlerine hazırlanmak için 471 günlüğüne bir kapsüle girer. Psikolojik ve teknik sorunlar yüzünden görev korkunç bir şekilde ilerler. Luciane Buchanan, Matt Whelan ve Zara Nausbaum başrollerde.
Ip Man serisi 6 Aralık’tan itibaren her Cuma TLC’de
Ip Man: Japonya'nın Çin'i işgalinin ardından dövüş sanatları memleketinden olur. İmkânları kısıtlı olan Ip Man ailesini geçindirmek için bir yol arar. Donnie Yen, Hiroyuki Ikeuchi ve Lam Ka-tung’un başrollerde olduğu filmin yönetmen koltuğunda Wilson Yip yer alıyor.
Ip Man 2: Sene 1949, Ip Man Wing Chun dövüş sanatını yaymak için taşındığı Hong Kong'da büyük bir direnişle karşılaşır.
Ip Man 3: Sene 1959, kanunsuz bir müteahhit için çalışan acımasız gangsterler şehri ele geçirmeye çalışınca Ip Usta duruma müdahale eder.
Ip Man: Kung Fu Ustası / Ip Man Kung-Fu Master: Foshan'da polis memuru olarak görev yapan Ip Man bir gangsteri öldürmekle suçlanır ve sözde kurbanının intikamını almak isteyen kızının hedefi olur.
Soğuk Savaş / Blackmark: 1963'te kimliği belirsiz bir grup Soğuk Savaş'ı başlatmak ister. Bu komplonun dünyayı yok etmesini önlemek için beklenmedik ittifaklar kurulur. Başrollerde; Kaiwi Lyman, Jeff Hatch, Corey MacIntosh yer alıyor.
Mumya: Ejder İmparatoru'nun Mezarı / The Mummy: Tomb Of The Dragon Emperor: Genç arkeolog Alex O'Connell, acımasız Ejder İmparatoru'nu canlandırması için kandırılınca bu kötü gücü durdurmak için anne ve babasıyla birlikte çalışması gerekir.
Dron Savaşı / Hunted: Battle Of Drones: Silah sevkiyatı için Çernobil'e gönderilen özel harekât timi ihanete uğrar ve durdurulması imkânsız görünen dronların saldırısına uğrar.
Akrep Kral / The Scorpion King: Mathayus, güçlü Memnon ve büyücü Cassandra'dan intikam almak üzere görevlendirilir. İntikamlar ve kaçırılma olayları arasında ise Mathayus, adaleti sağlamaya çalışmaktadır. Dwayne Johnson, Kelly Hu ve Michael Clarke Duncan başrollerde izleyiciyle buluşuyor.
Sisters Biraderler / The Sisters Brothers: 1850'ler Oregon'unda hedeflerinin altın aramaya yarayan kimyasal bir formül geliştirdiğini öğrenen iki kiralık katil taraf değiştirir. Jacques Audiard’ın yönetmen koltuğunda oturduğu filmin oyuncu kadrosunda John C. Reilly, Joaquin Phoenix, Jake Gyllenhaal gibi isimler yer alıyor.
Kartal Bir serisi, 24 Aralık’tan sonra her Salı TLC’de
Kartal Bir / The Hunt For Eagle One:Teğmen Matt Daniels, Filipinler'in ormanlık bölgesinde uçağı düşen bir pilotu kurtarmak ve teröristlerin biyolojik silahlarını kullanılmadan imha etmek için özel bir timi yönetir. Brian Clyde’ın yönetmenliğini üstlendiği filmin başrollerinde Mark Dacascos ve Theresa Randle var.
Kartal Bir: Çarpışma Noktası / The Hunt For Eagle One: Crash Point: Ordu, teröristlerin uçak kaçırma önleyici sistem kullanarak bir jet uçağını ABD hava üssüne düşürme planını öğrenince Özel Tim, onları durdurmak için düşman bölgesine gönderilir.
Yeşil Şövalye / The Green Knight:Kral Arthur'un yeğeni cesaretini kanıtlamak için tehlikeli bir yolculuğa çıkar ve Yeşil Şövalye olarak bilinen dev bir varlıkla yüzleşir.
Korkunç Şüphe: Cici Anne / Glass House: The Good Mother:Bir üvey anne tarafından evlat edinilen iki öksüz kardeş, yeni üvey ailesinin hayal bile edemeyecekleri kadar tuhaf ve acımasız olduğunu anlar.
Yaralı Yüz / Scarface: Fakir bir Kübalı göçmen 1980'de Miami'ye gelip bir uyuşturucu baronu için çalışmaya başlar. Aç gözlülük ve hırs, parayla birlikte çatışma getirir. Efsane filmin oyuncu kadrosunda; Al Pacino, Michelle Pfeiffer ve Steven Bauer yer alıyor.
kaynak: ranini.tv
|
|
|
Ülkü Hilal Çiftçi, Moana 2 filminde şarkı seslendirdi! |
Yazar: KarFırtınası - 03-12-2024Saat:15:46 - Forum: Tv Haberleri
- Yorum Yok
|
|
Denizlerin Ötesine (Beyond) şarkısı, Moana'nın epik yolculuğunu duygusal bir zirveye taşıyor.
Disney’in merakla beklenen filmi Moana 2, vizyona girmesiyle birlikte her yaştan izleyiciyi salonlara çekmeyi başardı. Türkiye’de ve dünya çapında büyük bir ilgi gören film, Moana’nın atalarının yarım kalan arayışını tamamlamak için çıktığı destansı serüveniyle izleyenlere görsel ve duygusal bir deneyim sunuyor. Filmin final jeneriğinde yer alan “Denizlerin Ötesine” şarkısı ise, Moana'nın bilinmeyenle yüzleştiği bu yolculukta hissettiği umut, cesaret ve keşif arzusunu vurguluyor. Şarkıyı, Türkiye’nin yetenekli genç oyuncusu Ülkü Hilal Çiftçi seslendiriyor.
Moana’nın yolculuğu boyunca hissettiği korkularını, umutlarını ve kendini bulma çabasını dokunaklı bir şekilde dile getiren “Denizlerin Ötesine” şarkısının Türkçe uyarlaması duayen müzisyen Selim Atakan tarafından yapılırken, kayıtları İmaj Stüdyoları’nda tamamlandı. Filmin müzik yönetmenliğini de üstlenen Atakan, şarkının duygusal tonunu ve Moana’nın hikâyesine özgü mesajını başarılı bir şekilde Türkçe’ye taşıdı. Ülkü Hilal Çiftçi'nin büyüleyici yorumu ise şarkının güçlü sözlerine derinlik kattı.
Epik sahneleri ve büyüleyici müzikleriyle bu yılın en etkileyici sinema deneyimlerinden biri olmaya aday Moana 2’nin, final jeneriğinde yer alan “Denizlerin Ötesine” tüm dijital müzik platformlarında Disney hayranlarını bekliyor.
Moana 2, şimdi sinemalarda!
kaynak: ranini.tv
|
|
|
Doğu dizisi üçüncü sezonuyla yakında sadece GAİN’de! |
Yazar: KarFırtınası - 03-12-2024Saat:15:44 - Forum: Yerli Dizi Haberleri
- Yorum Yok
|
|
Doğu Demirkol’un başrolünü üstlendiği komedi dizisi “Doğu”nun üçüncü sezonu yakında GAİN izleyicisiyle buluşuyor. Dizinin yeni sezon tanıtımı yayınlandı. BKM Mutfak yapımı dizide, Doğu’nun hayatını sorgulama süreci; ekonomik zorluklar, ilişki çıkmazları ve aile içi çatışmalarla harmanlanarak muzip bir dille izleyiciye aktarılıyor.
Mizah anlayışıyla geniş bir hayran kitlesine ulaşan Doğu Demirkol, BKM Mutfak yapımı “Doğu” dizisiyle GAİN’de izleyicilerle buluşuyor! Üçüncü sezon tanıtımı yayınlanan dizide Doğu Demirkol başrolün yanı sıra yönetmenliği Cem Terbiyeli ile paylaşırken, senaryoyu ise Murat Özsoy ile birlikte kaleme alıyor. İlk iki sezonuyla büyük beğeni toplayan dizinin üçüncü sezonunda Demirkol’a Evliya Aykan, Ege Kökenli, Kubilay Tuncer, Banu Fatocan, Keremcem ve Ayşe Kırca gibi isimler eşlik ediyor.
“Doğu”, komedyen olma hayalinin peşinden koşan Doğu’nun yaşadığı zorlukları ve hayatın getirdiği iniş çıkışları izleyiciye eğlenceli bir dille aktarıyor. Sahnedeki başarısına rağmen özel hayatında ailesiyle çatışan, maddi sıkıntılarla boğuşan Doğu, zengin kız arkadaşıyla arasındaki kültürel ve maddi farkların yarattığı sorunlarla da yüzleşiyor. Yaptığı işlerde peş peşe başarısız olsa da komedyen olma tutkusunu asla bırakmıyor ve izleyicilere içsel yolculuğunu esprili bir üslupla sunuyor. Çok sevilen dizinin üçüncü sezonunda Doğu, hayatındaki seçimleri sorgulamaya devam ederken kendini bazen ailesiyle hararetli tartışmalar içinde buluyor, bazen de zengin bir ailenin çocuğuna ‘oyun abisi’ olarak sabrını zorlayan komik durumlarla başa çıkmaya çalışıyor.
kaynak: ranini.tv
|
|
|
|